Gülüş Tasarımı Nedir?

Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz gülüş tasarımı estetik diş hekimliğinin en önemli unsurlarından birisidir. Gülmek, iki insan arasındaki iletişimin en önemli parçalarından birisidir, güzel bir gülüş iki insan arasındaki mesafeyi kısaltır ve iletişimi güçlendirir. Gülmek eyleminin en önemli unsuru ise dişlerdir. Dişleri kusursuz olan insanlar çok daha rahat ve özgüvenli bir şekilde gülümseyebilmekte duygularını karşı tarafa çekinmeden aktarabilmektedir. Bazı insanlar, hem genetik faktörlere bağlı olarak hem de ağız hijyen ve bakımına özen göstererek daha kusursuz diş yapısına sahiptirler. Onlar için koruyucu hekimlik uygulamaları yeterli olurken, genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak dişlerinde çapraşıklık olan, diş diziliminde problem olan veya ağız hijyen ve bakım prosedürlerini yerine getirmeyen kişilerde diş estetiği veya diğer adıyla gülüş tasarımına ihtiyaç olabilmektedir.

Gülüş Tasarımı Nasıl Uygulanır?

Gülüş tasarımı uygulaması kişiye özel olarak yapılan bir tedavidir. Tedavi planlaması, hastanın beklenti ve özel istekleri olabildiğince ön planda tutularak kişinin cinsiyeti, ten rengi, yüz ve çene yapısına uygun doğal ve estetik bir şekilde yapılmalıdır. Başarılı bir gülüş tasarımı uygulaması, hekimin bilgisini ve sanatını birleştirmesiyle elde edilir. Gülüş tasarımında, diş eti seviyelendirme, diş beyazlatma, porselen laminalar, zirkonyum kaplamalar, ortodontik tedaviler, dudak şekillendirme ve implant gibi tedaviler tek tek veya kombine bir şekilde kullanılmaktadır.

Gülüş tasarımına başlanırken, diş eti sağlığı, dişler arasındaki açıklıklar, diş eti seviyeleri ve aralarındaki uyum, dişlerin temas eden yüzeyleri ve arasındaki uyum, diş boyutları, diş yüzey yapıları, kesici kenar uyumları gibi faktörler dikkate alınarak planlama yapılır ve en iyi sonuçlar elde edilmeye çalışılır. Yüz şeklinin uygun olduğu anatomik yapı belirlenerek bu yapıya uygun diş formu seçilir. Erkekler daha keskin ve belirgin hatlara sahipken, kadınlar daha yuvarlak ve yumuşak hatlara sahiptirler, bu da diş formunun belirlenmesinde önemli bir faktördür.

Gülüş Tasarımı Uygulamaları

Lamine Veneer (Yaprak Porselen)

Yaprak porselen olarak da adlandırılan Lamine Veneer uygulaması, dişin sadece ince bir tabakasının aşındırılarak hatta bazı durumlarda hiç aşındırma yapılmadan yaprak porselenin özel yapıştırıcılarla dişleri adapte edildiği bir gülüş tasarımı uygulamasıdır. Lamine Veneerler’de zirkonyum yada metal herhangi bir altyapı yoktur. Yapısı itibariyle takma tırnaklara benzerler. Işık geçirgenliği çok fazla olduğu için doğal dişe çok yakın bir görünüm sağlarlar. Dişler tamamen kesilmeden yapıldığı için dişlere zarar verilmez. Yapıştırıcıyla bir araya geldiğinde çok yüksek direnç ve sağlamlığa ulaşırlar. Yaprak porselenler renkleşmeye, leke oluşumuna ve plak birikimine izin vermezler. Ayrıca dişeti uyumu çok iyidir ve dişin doğal görünüme çok yakındır.
Lamine Veener kaplamalar, diş Beyazlatma(bleaching) işlemi ile iyi sonuç alınamayan, ön dişler arasında açıklık olan, dişler de kalıcı renkleşmelerin bulunduğu, diş kırılması sonucu madde kaybı oluşan, diş aşınması bulunan, dikey boyutun kaybolduğu, flourosis bulunan, çapraşık dişleri olan ve ortodontik tedavi istemeyen hastalarda rahatlıkla uygulanabilir.

E-Max Uygulamaları

Metal ve zirkonyum altyapılı porselenlere göre çok daha estetik olan E-Max materyali, özellikle estetik açıdan daha görünür olan bölgelerde tercih edilen bir estetik kaplama çeşididir. Metal altyapılı sistemlere göre daha hassas bir yapıda olan bu materyal her bölge için uygun olmayabilir. Altyapısında metal bulunmadığı için yüksek ışık geçirgenliğine sahip bu materyal çok daha doğal ve estetik bir görünüm sağlar. Ayrıca metal alerjisi olan kişiler için de kullanılabilmektedir. Metal altyapılı porselenlere göre, E-max yüzeyi plak oluşumuna ve renkleşmeye karşı oldukça korunaklıdır.

Zirkonyum Kaplamalar

Zirkonyum materyali, kuron ve köprü protezlerin altyapısında gri metalin yerine kullanılan beyaz bir alaşımdır. Metal altyapı ile mukayese edildiğinde çiğneme kuvvetine karşı oldukça dayanıklıdır. Beyaz rengi sebebiyle, estetiğin önemli olduğu ön bölgelerde de rahatlıkla kullanılabilir ve doğala yakın estetik bir görünüm oluşturur. Altyapısı beyaz olduğu için, metal altyapılı porselenlerde görülen metal rengin dişetlerine yansıması problemi zirkonyum alt yapılı protezlerde görünmez. Zirkonyum altyapılı restorative tedavilerin ömrü, protez doğru bir şekilde uygulanırsa, tamamen hastanın ağız hijyenine gösterdiği özen ile doğru orantılıdır. Metal alerjisine sahip bireylerde de gönül rahatlığı ile uygulanabilir.

Ortodontik Tedaviler

Genetik veya çevresel faktörlere bağlı olarak, diş diziliminde problemi olan, çapraşıklığı bulunan bireylerde çeşitli apareyler, teller ve şeffaf plaklar yardımıyla dişlerin düzelmesini sağlayan tedavi yöntemidir. Protetik tedavilerden daha uzun vadeli olan ortodontik tedaviler, dişlerde herhangi bir aşındırma yapılmaması ve dişlerin doğallığının korunması açısından öncelikle tercih edilmesi gereken bir tedavi yöntemidir. Çocuk yaşlardan itibaren uygulanabilen ortodontik tedavi yöntemleri yaş sınırı olmadan her yaşta yapılabilmektedir. Estetik kaygılardan dolayı tel takmak istemeyen bireyler için günümüzde görünmez şeffaf plaklarla da ortodontik tedaviler uygulanabilmektedir.